2 Ağustos 2011 Salı

SAF ÇEKİM GÜCÜ


Bir Mercedes sahibi olmakla, bir otomobil sahibi olmak arasındaki en basit ve akla gelen ilk fark sizce nedir? Cevabı vermeden önce soruyu biraz analiz ederek cevaba ulaşmaya ne dersiniz? Bu sorunun cevabı aslında çok net bir marka konumlandırmasını da içinde barındırıyor ama asıl ilginç olan bu değil. Ben bu sorunun, başka bir marka ve kategori için bu kadar net sorulamayacağı gibi bu kadar net cevaplandırılabileceğini de düşünmüyorum. Bu yüzden bu soru ve bu sorunun cevabını çok önemli ve üzerinde fazlasıyla düşünülmesi gereken bir marka vakası olarak görüyorum. Şimdi herkesin bildiği bu cevaba geçebiliriz dilerseniz. Cevap çok net: Prestij. Dünyadaki başka coğrafyalardan mesela bir New York'tan ya da Dubai'den farklı olarak misak-ı milli sınırlarımız içinde yaşayan bizlerin Mercedes algısı çok farklıdır... Derinlemesine bir araştırma yapsak, hatta bununla da yetinmesek ve Martin Lindström'den destek istesek; Buy.olgy kitabında tanımladığı nörolojik sınırları da aşarak daha derinlere insek... Mercedes'in bir Türk, bir Amerikalı, bir Alman ve zengin bir arap şeyhi üzerinde yarattığı etki, kurduğu duygusal bağ ve anlam derinliğini irdelesek, eminim Türk’ler adına çok farklı ve ilginç bulgular elde ederiz...
Bu yıl Almanya’daki gurbetçilerimizin Almanya’daki varlıklarının yani Almanya ve Türkiye arasındaki iş göçü anlaşmasının 50. Yıldönümü. Mercedes markasının ülkemiz insanı üzerinedeki etkilerini incelerken bu tarihsel verinin ışığında düşünmek, bir Türk’ün Mercedes markasıyla kurduğu ilişkinin boyutlarını anlama gayretimize oldukça yardımcı olacaktır.
Bu açıdan Mercedes markasını ve Türk kullanıcısı üzerindeki algısını ele alırken, sadece güncel araştırma verileri, Best Global Brands ya da Brand Z analizleri değil, bu tarihsel verilerin ışığında Markayı ele almak daha özel sonuçlar elde etmemize sebep olacaktır kanaatindeyim. Mercedes sadece ülkemiz insanına ait bu özel hikayesi ile bir çok Alman markası da dahil biz Türkler için çok daha fazla prestij ve statü sembolü haline gelmiştir.
Her ne kadar Türkiye’deki Mercedes algısını tarihsel hikayesi özelinde biraz fazla dramatize etsek de Mercedes markasının dünyada yarattığı algı, bir lüks ve prestij markası olarak kabul görmüş, net konumlandırması tartışma götürmez bir gerçektir. Mercedes hem BMW, Audi gibi Alman rakipleri, hem de farklı pazarlarda karşısına çıkan Lexus, İnfiniti, Cadillac gibi bir çok marka için prestij ve lüks otomobil kategorisinde meydan okunan birinci ve en güçlü rakip olarak her zaman rekabette en tepede yerini almıştır. Lüks otomobil kategorisinde içinde Mercedes olmayan bir diagram, bir karşılaştırma, bir analiz yok denecek kadar azdır.
Mercedes markasının bu tartışılmaz konumlandırma ve algı üstünlüğünü sayfalarca yazabiliriz, bu yüzden dilerseniz burada bu kutsal markayla ilgili detayları bırakıp bu ayki araştırmamızın şeref konuğu Mercedes E coupe’yi incelemeye başlayalım.
Mercedes E Coupe, tasarımı ve sıra dışı çizgileri ile Mercedes'in son yıllarda ürettiği en fantastik otomobillerden birisi. Bir önceki nesil clk coupe ile kıyaslandığında çok daha özgün ve fark yaratan bir tasarıma sahip. Bu otomobili farklı kılan en önemli özellik kesinlikle tasarım. E coupe'nin tasarımı yaratıcı ve sıra dışı olduğu kadar sihirli de. Çünkü bu otomobil spor coupe tasarımına sahip olsa da elegant ve lüks bir sedan kadar prestijli duruyor. Aynı sınıfta büyük bir rekabet içinde olduğu Audi A5 ve BMW 3 Coupe ile kıyaslandığında sanki bir üst segmente aitmiş hissi veriyor. Bunda agresif ön tasarım ve otomobili daha uzun gösteren yan silüetin etkisi büyük. Büyük algısı yaratan uzayan silüet yanında otomobilde kullanılan parlak alüminyum dış aksesuarlar ve otomobile ağır bir hava katan metalik özel renkler E coupe'yi rakiplerinden daha elegant ve özel gösteriyor.
E coupe, daha prestijli ve olgun duran tasarımı, yarattığı saf çekim gücüyle birleşince alışılagelmiş Mercedes kitlesinin yaşını biraz daha gençleştiriyor ama bunun yanında bir Coupe'ye sahip olmak isteyen ama belli bir yaşa geldiği için çekimser davranan 40 yaş üstü özel bir kitleyi de can damarından yakalayabiliyor. Otomobili satın alan hedef kitleyi analiz ettiğinizde bir çok E coupe sahibinin 30 yaş üstü, kariyerinde başarılı ve iddia sahibi olduğunu. Tarzıyla fark yaratmayı seven ama bu farklılığın prestijle birleşmesi gerektiğine inanan bir kitle olduğunu görüyoruz.
Bu yazımızda araştırmada elde ettiğimiz bulgular yanında web'de ve sosyal medyada E Coupe hakkında otomobil sahiplerinin paylaştığı bazı duygu ve fikirleri de paylaşma ihtiyacı hissediyorum. Bunun sebebi, bu görüş ve düşüncelerin bir çoğunun Mercedes E Coupe'nin en büyük rakibi Audi A5 Coupe'ye ait bir web forumunda, iki otomobili karşılaştıran otomobil sahiplerine ait olması. Seçtiğim cümleler bu otomobile sahip olanların ve olmak isteyenlerin duygularını o kadar güzel dile getiriyor ki başka söze gerek kalmıyor... işte bu cümleler:
-Tasarim konusunu gelince garajima cektigim zaman yururken donup bi daha bakiyorum o derece beni benden aliyor. Kasli yapili sert bi durusu var.
-E Coupe kesinlikle muhteşem bir coupe fakat 35-50 yaşları arasında birisinin Audi A5 mi yoksa e-coupe mi daha çok oturaklı durur diye sorsanız ben tamamen şahsi fikrim olarak E-coupe daha çok oturaklı olur diyorum. Audi A5 daha çok 20-35 yaşa hitap ediyor gibi geliyor bana.
-Geçen gün vişne çürüğü renginde bir E coupe gördüm aracı otur izle saatlerce,sanat eseri maşallah çok deli alet karizması o biçim
-Dıştan bakanlar için güzel ama kullanan için kötü.
-Ankette çok çekişmeli gidiyor Gerçi Audi forumunda Mercedesin bu kadar çok sevilmesi hem forumun objektifliğini hemde Mercedesin başarısını kanıtlıyor
-Bu iki aracında yol tutusu performansı vs herşeyi şüphesiz çok iyi. İkisi de alan kişiyi üzmez, üzerse ayıp olur. Ben burdaki kriterin ''hangi araca baktığınızda içinizi gıdıkladığı, hangisinin sizi cezbettiği'' olduğunu düşünüyorum. Ve şu an sokakta bir Audi A5 coupe ile Mercedes E Coupe yan yana dursa E Coupe bir adım önde derim.
-E Coupe bana göre 10 tane Audi A5 eder. A5'i kötülemiyorum E Coupe çok iyi! ben napayım!

En çok hoşuna gidense şu oldu:
-Bmw nankördür bakmazsan inkar eder, Mercedes çilekeştir bakmazsan idare eder, bakarsan ihya eder... gibilerinden

MARKA KİŞİLİGİ : SOFİSTİKE, UZMAN, YARATICI, STATÜ VE STİL SAHİBİ

MARKA İMAJI : 5
İNOVASYON ve YARATICILIK: 4
TASARIM: 5
SOSYAL STATÜ VE PRESTİJ: 5
KİŞİSELLEŞTİRME : 3
FARK YARATMA VE DİKKAT ÇEKİCİLİK: 5
ÇEVRE-TOPLUMSAL DUYARLILIK VE SORUMLULUK : 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder